allah bin türlü belalarını versin ki, kendileri aşkları karşılık vermediğinden ve dolayısıyla "vermediğinden" dolayı osbirden ölmüşlerdir. kendi soylarını kendileri kırmıştır.

öte bir yandan, aşık daşşukiler'in kültürlerine arabesk kültürü kadar afrika yerlilerinin bir yerden bunlarla akraba olmalarından ötürü gurubba kabilesi ile ortak kültürleri bulunmaktadır. bir yandan saz çalıp diğer yandan kah halay çeken, kah yerli dansları yapan aşık daşşukiler, savaşkan bir halk değildi aslında. hiçbir kavim ve hiçbir boy bu manyaklarla savaşmak istemiyordu. bu bunalımlı süreç sonunda bir de karşılıksız aşkları sonlarını böyle hüzünlü bir şekilde getirdi.

en meşhur aşık daşşuki olan cezm-i ersöz'ül gurubba'il fikran; bir dörtlüğünde kendilerini şöyle eleştirmiştir;

--o--

ya'rab nedir bu hac-ı şakirden çekilen
gözümden süzülen yaşlar inceden
kimse vermez mi bir karşılık mütemadiyen
ey ulu gurubba allah belanı versin.

--o--

cezm-i ersöz'ül gurubba'il fikran, yüreğinden dökülen bu dörtlüğü yazdıktan sonra hadım edilerek cezalandırıldıysa da, sonrasında kaleme aldığı "yıktın gemileri hayrettin" ve "ferdi abi'ye matkap" eserleriyle öldükten sonra da olsa aşık daşşukiler'in anısını dünyaya dillendirmiştir.

(entry'deki eski şiir inanılmaz terbiyesiz olduğundan düzenlenmiştir, telaşa mahal yoktur)